AMH Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?

AMH Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?

AMH düşüklüğü genellikle fark edilmez, ancak yumurtalık rezervinin azaldığı durumlarda adet döngüsünde düzensizlik, yumurtlama problemleri, hamile kalmada güçlük, yumurta kalitesinde azalma ve erken menopoz benzeri belirtiler ortaya çıkabilir. Bu bulgular, doğurganlık kapasitesinin azaldığını gösteren en önemli işaretlerdir ve çoğu zaman ancak hormon testleriyle doğrulanabilir.

Düşük AMH seviyesi, doğrudan fiziksel bir belirtiye yol açmasa da vücutta hormonal dengenin bozulmasına neden olur. Bu durum, adet düzenini etkiler, yumurtlamayı zorlaştırır ve gebelik olasılığını düşürür. Kadınlarda bu tablo genellikle yavaş ilerler, bu nedenle AMH düşüklüğü uzun süre fark edilmeyebilir. Ancak bazı erken bulgular, doğurganlıkta azalma veya adet döngüsünde değişiklik şeklinde kendini gösterebilir. Bu nedenle üreme çağındaki kadınların, özellikle de 30 yaş üzerindekilerin, doğurganlık planlaması öncesinde AMH testi yaptırmaları önerilir.

Adet Düzensizlikleri

AMH düşüklüğünün en sık görülen belirtisi adet döngüsünde bozulmadır; adetlerin seyrekleşmesi, kısalması veya tamamen kesilmesi yumurtalık rezervinin azaldığını gösterebilir.

Yumurtalık rezervi azaldığında östrojen ve progesteron dengesi bozulur. Bu durum adet döngüsünün kısalmasına, düzensiz hale gelmesine ya da bazı aylarda hiç yumurtlama olmamasına yol açabilir. Adet aralıkları 21 günden kısa veya 35 günden uzun hale geldiğinde, özellikle 30 yaş üzerindeki kadınlarda AMH testi yaptırmak faydalıdır.

Gebe Kalmada Güçlük

AMH düşüklüğü, yumurtalıkta yeterli sayıda ve kaliteli yumurta bulunmadığı için gebelik şansını azaltabilir; bu nedenle düşük AMH seviyesi, açıklanamayan kısırlık vakalarında sık görülür.

Düşük AMH düzeyine sahip kadınlarda yumurtlama sayısı azaldığı için, döllenmeye uygun yumurta bulma ihtimali düşer. Ayrıca yumurta kalitesi de bozulduğu için döllenme gerçekleşse bile embriyo tutunma oranı azalabilir. Bu nedenle düşük AMH değeri, özellikle 6 ay veya daha uzun süredir korunmasız ilişkiye rağmen gebelik oluşmayan durumlarda önemli bir inceleme alanıdır.

Azalmış Yumurta Kalitesi

AMH düşüklüğü sadece yumurta sayısını değil, aynı zamanda yumurta kalitesini de etkiler; bu durum embriyo gelişimi ve gebelik şansını olumsuz yönde etkiler.

Yumurtalık rezervi azaldığında, kalan yumurtalar yaşlanmaya başlar ve genetik açıdan sağlıksız olma olasılığı artar. Bu da döllenme sonrası embriyonun rahme tutunma şansını azaltır. AMH düşüklüğü olan kadınlarda düşük riski veya başarısız tüp bebek denemeleri bu nedenle daha sık görülebilir.

Yumurtlama Problemleri

AMH düzeyi düşük olan kadınlarda yumurtlama düzensizliği sık görülür; bu durum adet döngüsünün düzensizleşmesine ve gebelik şansının azalmasına yol açar.

Yumurtlama, hormonal dengeye bağlı bir süreçtir. AMH seviyesi düştüğünde folikül gelişimi yavaşlar, bazı aylarda yumurtlama hiç gerçekleşmeyebilir. Bu durum hem adet gecikmelerine hem de gebe kalamama sorununa yol açar. Yumurtlama takibinde düşük AMH seviyesi saptanması, genellikle yumurtalık rezervinin tükenmeye başladığını gösterir.

Erken Menopoz Benzeri Bulgular

AMH düşüklüğü, bazı kadınlarda sıcak basması, uyku problemleri, sinirlilik veya adetlerin tamamen kesilmesi gibi erken menopoz belirtileriyle kendini gösterebilir.

Yumurtalık rezervi ciddi şekilde azaldığında, östrojen üretimi de düşer. Bu durum erken menopozu andıran fiziksel ve duygusal semptomlara yol açabilir. Özellikle 35 yaş altında bu tür belirtiler gözleniyorsa, erken yumurtalık yetmezliği olasılığı açısından AMH testi yapılması büyük önem taşır.

AMH Nedir ve Ne İşe Yarar?

AMH (AntiMüllerian Hormon), kadınlarda yumurtalık içinde yer alan küçük, olgunlaşmamış yumurta hücrelerini çevreleyen granüloza hücreleri tarafından salgılanan bir hormondur. Bu hormon, yumurtalık rezervini yani bir kadının doğurganlık potansiyelini belirlemede en güvenilir göstergelerden biridir. AMH düzeyi, kadınların doğurganlık süresini, tüp bebek tedavisine vereceği yanıtı ve erken menopoz riskini öngörmede önemli rol oynar.

Anti-Müllerian Hormon (AMH), doğurganlık değerlendirmelerinde kullanılan modern hormon testlerinden biridir. Kadınlarda yumurtalıkların folikül rezervi hakkında bilgi verir; yani vücutta kaç adet gelişmeye uygun yumurta hücresi kaldığını gösterir. AMH düzeyi, adet döngüsünden bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında ölçülebilir, bu da testi oldukça pratik ve güvenilir kılar. Yüksek AMH değeri, yumurtalık rezervinin iyi olduğunu; düşük AMH değeri ise rezervin azaldığını ifade eder. Kadın doğum uzmanları, bu değeri değerlendirerek doğurganlık planlaması, yumurta dondurma kararı veya tüp bebek tedavi protokolünü kişiye özel biçimde düzenler.

AMH Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

AMH seviyesinin düşük çıkması, kadının yumurtalık rezervinin beklenenden daha az olduğunu gösteren önemli bir biyolojik bulgudur. AMH düşüklüğü, yumurtalık rezervinin azaldığını ve doğurganlık kapasitesinin zayıfladığını gösterir. Bu durum, kadının yumurtalıklarında yeterli sayıda olgunlaşmaya hazır yumurta hücresi kalmadığı anlamına gelir.

AMH değeri azaldıkça gebelik şansı doğal yollarla düşer, ancak bu tamamen kısırlık anlamına gelmez. Düşük AMH genellikle yaşla ilişkilidir, ancak genetik, cerrahi veya hormonal nedenlerle genç yaşlarda da görülebilir.

Yumurtalıklar yaşla birlikte doğal olarak azalan folikül havuzuna sahiptir; bu nedenle 30 yaşından sonra AMH seviyesinde kademeli bir düşüş normaldir. Ancak bazı kadınlarda bu düşüş çok daha erken yaşta gerçekleşebilir ve erken yumurtalık yetmezliğine yol açabilir. AMH düşüklüğü, her zaman doğurganlığın tamamen bittiği anlamına gelmez; sadece gebelik şansının azaldığını ve zamanın önemli olduğunu gösterir. Bu nedenle düşük AMH sonucu alan kadınların, doğurganlık planlarını ertelememesi ve uzman bir jinekolog tarafından değerlendirilmesi önerilir.

AMH Düşüklüğü Nasıl Anlaşılır?

AMH düşüklüğü, adet döngüsünden bağımsız olarak yapılan bir kan testiyle anlaşılır. Bu test, yumurtalık rezervini ve doğurganlık kapasitesini belirlemeye yarar. AMH değeri düşükse, genellikle yumurtalıkta olgunlaşmaya hazır yumurta sayısının azaldığı anlamına gelir. Kesin tanı için AMH sonucu, FSH, LH, Estradiol ve antral folikül sayımıyla birlikte değerlendirilir.

Kadınlarda AMH düzeyi, yumurtalıklarda bulunan folikül sayısının doğrudan göstergesidir. Testin uygulanması son derece basittir; bir tüp kan örneği alınması yeterlidir. AMH düzeyinin düşük olması, doğurganlık kapasitesinin azaldığını, yani yumurtalıkların daha az sayıda folikül üretebildiğini gösterir. Ancak tek başına bu testle kesin tanı konulmaz; doktor, diğer hormon değerleriyle birlikte genel üreme sağlığını değerlendirir.

AMH Testi Nedir?

AMH testi, yumurtalıklarda bulunan yumurta hücrelerinin sayısını dolaylı olarak ölçen bir kan testidir. Kadının doğurganlık potansiyelini ve tüp bebek tedavisine vereceği yanıtı tahmin etmekte kullanılır.

Anti-Müllerian Hormon testi, kanda AMH miktarını ölçerek yumurtalık rezervi hakkında bilgi verir. Test, genellikle kısırlık değerlendirmesi, tüp bebek planlaması veya erken menopoz riski araştırmasında istenir. Laboratuvar koşullarında hızlı sonuç veren bir testtir ve hormonal değişkenlikten etkilenmediği için güvenilir kabul edilir.

AMH Testi Hangi Gün Yapılır?

AMH testi, adet döngüsünün herhangi bir gününde yapılabilir. Diğer hormon testlerinden farklı olarak, adet günü veya döngü evresi test sonucunu etkilemez.

Çoğu hormon testi (örneğin FSH, LH veya Estradiol) belirli adet günlerinde yapılırken, AMH testi istisna oluşturur. Çünkü AMH seviyesi, döngü boyunca sabit kalır. Bu sayede test için özel bir gün beklemeye gerek yoktur. Ancak en doğru sonuçlar için sabah saatlerinde, aç veya tok fark etmeksizin kan örneği verilmesi önerilir.

Normal AMH Değerleri

Normal AMH değeri yaşa göre değişir; genellikle 20–30 yaş arası kadınlarda 2–4 ng/mL arası normal kabul edilir. 1 ng/mL altı değerler düşük, 0.5 ng/mL altı ise ciddi rezerv azalması olarak değerlendirilir.

AMH düzeyleri, kadın yaşına paralel olarak azalır. 25 yaşındaki bir kadında ortalama 3 ng/mL civarında olan değer, 35 yaşında 1.5 ng/mL’ye, 40 yaşında ise 1 ng/mL’nin altına düşebilir. 1 ng/mL altı değerler genellikle düşük rezerv göstergesidir. Ancak bu rakamlar laboratuvarlara göre küçük farklılık gösterebilir; dolayısıyla sonuçlar mutlaka uzman hekim tarafından yorumlanmalıdır.

AMH Düşüklüğünün Nedenleri

AMH düşüklüğü çoğunlukla yaşa bağlı olarak yumurtalık rezervinin azalmasıyla ortaya çıkar. Bunun dışında genetik yatkınlık, yumurtalık ameliyatları, hormonal bozukluklar, sigara kullanımı, çevresel toksinler ve stres gibi faktörler de AMH seviyesini düşürebilir. Her kadında neden farklı olabilir, bu nedenle altta yatan sebep mutlaka hekim değerlendirmesiyle belirlenmelidir.

AMH seviyesinin düşmesi, yumurtalıkların yeterli sayıda ve kalitede yumurta üretememesiyle ilişkilidir. Bu durum çoğu zaman doğal yaşlanma sürecinin bir parçasıdır; ancak bazı dışsal veya genetik faktörler bu süreci hızlandırabilir. Kadının yaşı, ailesel öyküsü, geçirilmiş cerrahi işlemler, hormonal dengeler ve yaşam tarzı faktörleri, AMH değerinde belirleyici rol oynar. Aşağıda bu nedenler ayrıntılı biçimde açıklanmıştır.

İleri Yaş

AMH düşüklüğünün en sık nedeni yaşlanmadır; 30 yaş sonrasında yumurtalık rezervi her yıl azalmaya başlar ve 35 yaş sonrası bu düşüş hızlanır.

Kadınlarda doğurganlık yaşı ilerledikçe yumurtalıkta bulunan folikül sayısı azalır. Doğumda yaklaşık 1–2 milyon yumurta hücresi bulunan bir kadında, 35 yaş civarında bu sayı 25 binin altına düşer. AMH seviyesi de bu azalışla paralel şekilde düşer. Yaş ilerledikçe yumurta kalitesi de bozulur, bu da hem doğal gebelik şansını azaltır hem de tüp bebek başarı oranlarını düşürür.

Genetik ve Ailesel Faktörler

Bazı kadınlarda genetik yatkınlık nedeniyle AMH seviyesi normalden erken yaşta düşebilir; özellikle ailesinde erken menopoz öyküsü olanlarda bu durum sık görülür.

Yumurtalık rezervinin belirlenmesinde genetik yapı önemli rol oynar. Annesi veya kız kardeşi erken menopoza giren kadınlarda AMH düzeyleri genellikle yaşıtlarına göre daha düşüktür. Bazı gen mutasyonları (örneğin FMR1 premutasyonu) yumurtalık fonksiyonunu erken yaşta zayıflatabilir. Bu nedenle genetik yatkınlık saptanan kişilerde düzenli takip büyük önem taşır.

Yumurtalık Ameliyatları

Yumurtalık kisti, endometriozis veya tümör nedeniyle yapılan ameliyatlar, yumurtalık dokusuna zarar vererek AMH seviyesinin düşmesine neden olabilir.

Cerrahi işlemler sırasında yumurtalık dokusunun bir kısmının alınması veya kanlanmanın bozulması, folikül rezervinde kalıcı azalmaya yol açabilir. Özellikle endometrioma (çikolata kisti) ameliyatları sonrası AMH düzeyinde belirgin düşüş görülebilir. Bu nedenle doğurganlık planı olan kadınlarda, ameliyat öncesinde yumurta dondurma gibi koruyucu yöntemler düşünülmelidir.

Hormonal Bozukluklar

Tiroid, prolaktin veya hipotalamik hormon dengesizlikleri gibi durumlar, yumurtalık fonksiyonlarını etkileyerek AMH düşüklüğüne yol açabilir.

Hormonlar arasında kurulu denge, yumurtalıkların düzenli çalışması için kritik öneme sahiptir. Tiroid hormonlarının dengesizliği, polikistik over sendromu (PCOS) dışı ovulasyon problemleri veya yüksek prolaktin seviyeleri, folikül gelişimini baskılayarak AMH üretimini azaltabilir. Bu tür bozukluklar, uygun tedaviyle kontrol altına alınabilir.

Yaşam Tarzı ve Çevresel Etkenler

Sigara, alkol, obezite, stres ve çevresel toksinler (kimyasallar, radyasyon, ağır metaller) AMH düzeyini olumsuz etkileyerek yumurtalık rezervinin erken azalmasına neden olabilir.

Yumurtalık hücreleri dış etkenlere karşı hassastır. Sigara içeriğindeki nikotin ve toksinler, yumurtalık dokusunda oksidatif hasara yol açar. Aşırı alkol tüketimi, obezite ve kronik stres ise hormonal dengeyi bozarak yumurta kalitesini düşürür. Ayrıca çevresel kimyasallar, özellikle kozmetik ve plastik ürünlerdeki ftalatlar da AMH seviyesinin azalmasına katkıda bulunabilir. Sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve toksinlerden uzak yaşam tarzı bu etkileri azaltır.

AMH Düşüklüğü Gebelik Şansını Etkiler mi?

AMH düşüklüğü, yumurtalık rezervinin azaldığını gösterdiği için doğal yollarla gebelik şansını azaltabilir. Ancak düşük AMH, hamile kalmanın imkânsız olduğu anlamına gelmez. Bazı kadınlar düşük AMH seviyesine rağmen düzenli yumurtlama ve sağlıklı yumurta kalitesi sayesinde doğal yolla veya destekli üreme yöntemleriyle hamile kalabilir. Gebelik şansı, yaş, yumurta kalitesi ve genel hormonal dengeyle birlikte değerlendirilmelidir.

AMH hormonu, doğurganlığın doğrudan göstergesidir; ancak tek başına gebelik olasılığını belirlemez. Düşük AMH değeri, yumurtalıkta az sayıda folikül kaldığını gösterir, fakat bu foliküller kaliteli olduğu sürece döllenme mümkündür. 35 yaş altı kadınlarda düşük AMH’ye rağmen gebelik şansı hâlâ vardır, ancak yaş ilerledikçe bu ihtimal azalır.
Tüp bebek (IVF) tedavisi planlanan hastalarda AMH düzeyi, uygulanacak ilaç dozlarını ve başarı oranlarını belirlemede kritik rol oynar. Düşük AMH’ye sahip kadınlarda tedaviye erken başlamak, doğurganlık potansiyelini koruma açısından büyük önem taşır. Ayrıca yaşam tarzı değişiklikleri ve antioksidan destekleri de yumurta kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.

AMH Düşüklüğünde Ne Zaman Doktora Başvurulmalı?

AMH değeri düşük çıkan kadınların, özellikle 30 yaş üzerindeyse veya adet düzensizliği, hamile kalmada güçlük ya da erken menopoz belirtileri yaşıyorsa vakit kaybetmeden kadın doğum uzmanına başvurması gerekir. Düşük AMH seviyesi zamanla daha da azalabileceği için erken değerlendirme, doğurganlığın korunması açısından kritik öneme sahiptir.

AMH düşüklüğü genellikle sinsi ilerleyen bir durumdur; belirti vermese bile doğurganlık kapasitesi sessizce azalır. Bu nedenle aşağıdaki durumlarda mutlaka doktora başvurulmalıdır:

  • 6 ay veya daha uzun süredir korunmasız ilişkiye rağmen gebelik olmuyorsa,
  • Adetler düzensiz, seyrek veya tamamen kesilmişse,
  • Ailede erken menopoz öyküsü varsa,
  • Yumurtalık kisti veya endometriozis geçmişi bulunuyorsa,
  • 35 yaşın üzerindeyseniz ve gebelik planlıyorsanız.

Kadın doğum uzmanı, yalnızca AMH değerine değil; FSH, LH, Estradiol seviyeleri ve ultrasonla antral folikül sayısına da bakarak genel yumurtalık rezervini değerlendirir. Erken başvuru, tüp bebek tedavisi veya yumurta dondurma gibi seçeneklerle gelecekteki doğurganlık şansını koruma fırsatı sağlar.

AMH Düşüklüğü Tedavi Edilebilir mi?

AMH düşüklüğü doğrudan ilaçla yükseltilebilen bir durum değildir, ancak altta yatan nedenler tedavi edilerek yumurta kalitesi ve yumurtalık fonksiyonları desteklenebilir. Hormon düzenleyici ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri, antioksidan destekleri ve bazı durumlarda tüp bebek tedavisi gibi yöntemlerle gebelik şansı artırılabilir. Tedavi planı, kadının yaşı, AMH değeri ve yumurtalık rezervine göre kişiye özel hazırlanmalıdır.

AMH düşüklüğü, yumurtalıkta kalan folikül sayısının azaldığını gösterir. Bu nedenle hormon seviyesini doğrudan artırmak mümkün olmasa da, yumurtalık sağlığını korumak ve yumurta kalitesini desteklemek için uygulanabilecek bazı tedavi yaklaşımları vardır.
Doktorlar genellikle şu yöntemleri değerlendirir:

  • Hormonal destek tedavileri: Östrojen, DHEA veya melatonin içeren destekler yumurta kalitesini iyileştirmede yardımcı olabilir.
  • Tüp bebek (IVF) uygulamaları: Düşük AMH’ye rağmen en etkili gebelik şansını sunan yöntemdir. Uygulanan ilaç dozu ve protokol, AMH seviyesine göre kişiye özel belirlenir.
  • Yumurta dondurma: Henüz çocuk sahibi olmayı planlamayan ancak AMH değeri düşük çıkan kadınlar için doğurganlığı koruma yöntemidir.
  • Yaşam tarzı düzenlemeleri: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigaradan uzak durma ve stres yönetimi, yumurtalık fonksiyonlarının korunmasına katkı sağlar.

AMH düşüklüğü tespit edildiğinde en önemli adım, erken hareket etmek ve bireyin üreme hedeflerine göre uygun planlamayı yapmaktır.

AMH Düşüklüğü Olanlar İçin Beslenme ve Yaşam Tarzı Önerileri

AMH düşüklüğünde doğrudan hormonu artıran bir besin yoktur; ancak antioksidan, folik asit, D vitamini ve omega-3 açısından zengin bir beslenme planı yumurta kalitesini destekleyebilir. Sigara, alkol ve aşırı kafein tüketiminden kaçınmak, yeterli uyku ve stres yönetimi sağlamak da yumurtalık fonksiyonlarını korumada etkilidir. Bu yaşam tarzı değişiklikleri, düşük AMH’ye rağmen doğurganlık kapasitesini iyileştirebilir.

AMH düzeyi doğrudan artırılamasa da, yumurtalık sağlığını ve yumurta kalitesini desteklemek mümkündür. Antioksidan yönünden zengin bir beslenme, hormonal dengeyi korur ve oksidatif stresi azaltarak hücre yenilenmesini destekler. Bilimsel araştırmalar, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının yumurta kalitesi üzerinde belirgin iyileştirici etkiler gösterebildiğini ortaya koymuştur.

Beslenmede dikkat edilmesi gereken temel noktalar:

  • Protein ve antioksidan kaynakları: Yumurta, balık, ceviz, badem, avokado ve yeşil yapraklı sebzeler hücre yenilenmesini destekler.
  • C ve E vitaminleri: Oksidatif stresi azaltarak yumurta kalitesini korur. Kivi, çilek, portakal ve zeytinyağı iyi kaynaklardır.
  • D vitamini: AMH düzeyiyle ilişkili olduğu gösterilmiştir; düzenli güneşlenme ve hekim kontrolünde takviye alınması önerilir.
  • Folik asit, çinko ve selenyum: Hücre bölünmesini destekler, doğurganlığı olumlu yönde etkiler.

Yaşam tarzı önerileri:

  • Sigara ve alkolü bırakmak: Yumurtalık hücrelerine toksik etki yapar, folikül kaybını hızlandırır.
  • Düzenli uyku alışkanlığı: Melatonin üretimi ve hormonal denge için gereklidir.
  • Stres yönetimi: Yüksek kortizol seviyesi üreme hormonlarını baskılar, bu nedenle gevşeme teknikleri faydalıdır.
  • Hafif egzersiz: Düzenli yürüyüş ve yoga gibi aktiviteler dolaşımı artırarak yumurtalık dokusunu destekler.

Bu önlemler AMH değerini doğrudan yükseltmez; ancak yumurta kalitesi, hormonal denge ve genel üreme sağlığı üzerinde olumlu etki oluşturur. Hekim önerisiyle kişiye özel beslenme ve takviye planı hazırlanması, düşük AMH düzeyine rağmen gebelik şansını artırabilir.

Sık Sorulan Sorular (SSS)

AMH düşüklüğü adetleri etkiler mi?

Evet. AMH düşüklüğü, yumurtalık rezervinin azaldığını gösterdiği için adet döngüsünü etkileyebilir. Adetler seyrekleşebilir, kısalabilir veya bazı aylarda hiç gerçekleşmeyebilir. Bu durum yumurtlama düzeninin bozulduğuna işaret eder.

AMH düşüklüğü erken menopoz belirtisi midir?

Her düşük AMH sonucu erken menopoz anlamına gelmez; ancak erken yumurtalık yetmezliği riski artabilir. Özellikle 35 yaş altı kadınlarda AMH düşüklüğü saptanırsa, erken menopoz olasılığı açısından yakından takip edilmelidir.

AMH değeri doğal yollarla artar mı?

AMH seviyesi doğrudan artırılamaz; çünkü bu hormon, yumurtalıkta mevcut folikül sayısını yansıtır. Ancak antioksidan ağırlıklı beslenme, D vitamini desteği, sigaradan uzak durmak ve düzenli uyku gibi faktörler yumurta kalitesini koruyarak dolaylı şekilde üreme kapasitesini destekler.

AMH düşükse hamile kalınabilir mi?

Evet, AMH düşüklüğü hamile kalmayı imkânsız hale getirmez. Düşük değerler doğurganlığın azaldığını gösterir, ancak kaliteli yumurtlama devam ettiği sürece doğal gebelik mümkündür. Bu durumda erken planlama ve doktor kontrolünde üreme tedavileri önerilir.

AMH testi hangi gün yapılmalıdır?

AMH testi, diğer hormon testlerinden farklı olarak adet döngüsünün herhangi bir gününde yapılabilir. Çünkü AMH seviyesi adet günlerinden bağımsız olarak sabittir ve döngü boyunca anlamlı dalgalanma göstermez.

Sağlığınızda en küçük bir şüpheyi bile ertelemeyin. Uzman doktorlarımız ve deneyimli hasta danışmanlarımızla, size en doğru testi en hızlı şekilde sunmak için buradayız. Şimdi hemen online randevu alabilir ya da bize 0850 360 06 05 üzerinden ulaşarak danışmanlarımızla görüşebilirsiniz.

Son Güncelleme:
HEMEN ARA