Atopik Dermatit Nedir?

Atopik Dermatit Nedir?

Atopik dermatit, cildin koruyucu bariyerinin zayıflaması ve bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesi sonucu ortaya çıkan kronik, tekrarlayıcı bir egzama türüdür. En sık bebeklik ve çocukluk döneminde başlasa da, erişkin yaşlarda da devam edebilir.

Bu hastalıkta cilt, kuruluk, kaşıntı, kızarıklık ve pullanma gibi belirtilerle kendini gösterir. Bağışıklık sistemi, normalde zararsız olan çevresel maddelere (alerjenlere) aşırı duyarlılık geliştirir; bu da ciltte inflamasyon (iltihabi reaksiyon) meydana getirir.

Atopik dermatit, genetik yatkınlık, çevresel faktörler, bağışıklık sistemi dengesizliği ve stres gibi birçok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. Hastalık alerjik bir zeminle ilişkili olup genellikle astım, alerjik rinit veya gıda alerjisi gibi diğer atopik hastalıklarla birlikte görülebilir.

Cildin dış bariyerinde görevli filaggrin gibi proteinlerin eksikliği, cildin nem tutma kapasitesini azaltır ve mikroorganizmaların (örneğin Staphylococcus aureus) kolayca yerleşmesine neden olur. Bu durum kaşıntı-döküntü döngüsünü tetikleyerek hastalığın şiddetini artırabilir.

Atopik dermatit bulaşıcı değildir, ancak yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen uzun süreli bir cilt hastalığıdır. Doğru tanı ve tedaviyle kontrol altına alınabilir, hatta birçok vakada çocukluk döneminde gerileyebilir.

Atopik Dermatit Belirtileri Nelerdir?

Atopik dermatit belirtileri, cildin yapısal kuruluğu ve bağışıklık sisteminin aşırı aktivitesi nedeniyle ortaya çıkan kaşıntılı, kızarık ve pullu cilt lezyonlarıdır. Belirtiler genellikle dönemsel olarak şiddetlenir, özellikle kış aylarında, stres altında veya alerjen teması sonrasında artar.

En sık görülen belirtiler şunlardır:

  • Yoğun kaşıntı: En belirgin bulgudur. Kaşıma, ciltte tahrişe ve yaraya yol açar.
  • Kızarıklık ve iltihap: Özellikle dirsek içleri, diz arkaları, yüz ve boyun bölgesinde görülür.
  • Kuruluk ve pullanma: Cilt bariyerinin zayıflamasıyla su kaybı artar, cilt mat ve pütürlü hale gelir.
  • Kabuklanma ve çatlama: İleri evrelerde cilt yüzeyi kalınlaşabilir (likenifikasyon).
  • Sızı ve yanma hissi: Deride mikroyarıkların oluşmasıyla birlikte ağrılı hale gelebilir.

Belirtiler yaşa göre değişiklik gösterebilir:

  • Bebeklerde: Yanaklarda, alın ve saçlı deride sızlayan kızarıklıklar ve kabuklanma.
  • Çocuklarda: Dirsek içleri, diz arkaları ve boyun bölgesinde yoğun kaşıntı.
  • Yetişkinlerde: El, boyun ve göz çevresinde kalınlaşmış, kronik egzama plakları.

Kaşıntı genellikle geceleri artar ve uyku kalitesini bozar. Uzun süren kaşıma döngüsü cilt enfeksiyonlarına (örneğin Staphylococcus aureus) zemin hazırlayabilir. Atopik dermatit belirtileri, doğru cilt bakımı ve uygun tedaviyle kontrol altına alınabilir.

Atopik Dermatit Neden Olur?

Atopik dermatit, tek bir nedene bağlı olmayan, genetik, bağışıklık ve çevresel faktörlerin birleşimiyle gelişen multifaktöriyel bir hastalıktır. Yani hem kişinin doğal savunma sistemi hem de dış çevre koşulları hastalığın ortaya çıkmasında rol oynar.

  1. Genetik yatkınlık:
    Atopik dermatitli bireylerin çoğunda aile öyküsü vardır. Anne veya babada alerjik rinit, astım ya da egzama bulunması, çocuğun atopik dermatit geliştirme riskini artırır. Ayrıca filaggrin geni mutasyonu olan kişilerde cilt bariyer fonksiyonu zayıflar ve cilt, alerjenlere daha geçirgen hale gelir.
  2. Bağışıklık sistemi dengesizliği:
    Atopik dermatitte bağışıklık sistemi, zararsız çevresel maddelere karşı aşırı duyarlılık geliştirir. Bu durumda Th2 tipi immün yanıt baskın hale gelir ve IgE antikorları aşırı miktarda üretilir. Bu da kaşıntı, inflamasyon ve ciltte kızarıklık ile sonuçlanır.
  3. Cilt bariyerinde bozulma:
    Normalde cilt, su kaybını önleyen ve mikroorganizmaları dışarıda tutan bir bariyer işlevi görür. Atopik dermatitte bu bariyer bozulur; nem kaybı artar, cilt kurur ve tahriş olur. Böylece irritan maddeler, bakteriler ve alerjenler kolayca cilde nüfuz eder.
  4. Çevresel faktörler:
    Soğuk hava, kuru ortam, deterjanlar, sabunlar, polen, ev tozu akarları, hayvan tüyleri ve stres gibi faktörler hastalığı tetikleyebilir. Ayrıca sigara dumanı ve hava kirliliği de ciltte inflamasyonu artırabilir.
  5. Psikolojik etkenler:
    Yoğun stres ve anksiyete, hem kaşıntı hissini artırır hem de bağışıklık sistemini etkileyerek atakların sıklaşmasına neden olabilir.

Atopik dermatit; genetik yatkınlık + bağışıklık aşırı duyarlılığı + çevresel tetikleyiciler üçlüsünün birleşimiyle ortaya çıkan kompleks bir cilt hastalığıdır.

Atopik Dermatit Kimlerde Görülür?

Atopik dermatit, her yaşta görülebilse de en sık bebeklik ve çocukluk döneminde ortaya çıkan bir hastalıktır. Genellikle 6. aydan itibaren başlar ve çocukların yaklaşık %15–20’sini etkiler. Bu bireylerin önemli bir kısmında hastalık ergenlik döneminde gerilerken, bazı kişilerde erişkin yaşa kadar devam eder veya tekrarlayıcı ataklarla sürer.

Atopik dermatit görülme olasılığı şu gruplarda daha yüksektir:

  • Ailesinde alerjik hastalık öyküsü olanlar:
    Anne veya babasında astım, alerjik rinit, atopik dermatit veya gıda alerjisi bulunan çocuklarda risk belirgin şekilde artar.
  • Alerjik bünyeye sahip bireyler (atopikler):
    Bu kişilerde IgE düzeyleri yüksektir ve bağışıklık sistemi çevresel faktörlere karşı daha hassastır.
  • Kuru cilt yapısına sahip olanlar:
    Doğuştan filaggrin proteini eksikliği veya cilt bariyeri zayıflığı olan kişilerde atopik dermatit daha sık gelişir.
  • Şehir ortamında yaşayan çocuklar:
    Hava kirliliği, alerjen yoğunluğu, deterjan ve kimyasalların fazla kullanımı gibi çevresel faktörler riski artırır.
  • Stresli yaşam koşullarına sahip bireyler:
    Stres, bağışıklık sisteminde dengesizliğe yol açarak atakların şiddetini ve sıklığını artırır.
  • Kadınlarda:
    Hormonal değişiklikler ve cilt hassasiyeti nedeniyle atopik dermatit kadınlarda biraz daha sık görülür.

Atopik dermatit, bulaşıcı değildir, ancak genetik eğilim ve yaşam tarzı etkenlerinin birleşimiyle ortaya çıkar. Hastalığın erken fark edilmesi, kronikleşmeden önce tedaviye başlanmasını ve cilt bariyerinin korunmasını sağlar.

Atopik Dermatit Bulaşıcı mı?

Atopik dermatit bulaşıcı değildir. Bu hastalık, virüs, bakteri ya da mantar gibi bulaşıcı mikroorganizmalarla değil; bağışıklık sistemi ve genetik faktörlerle ilişkilidir. Yani atopik dermatiti olan bir kişiyle temas etmekle hastalık başka bir kişiye geçmez.

Ancak, kaşınan cilt bölgelerinde oluşan yaralar mikroorganizmalar için giriş kapısı haline gelebilir. Özellikle Staphylococcus aureus gibi bakteriler, hasarlı cilde kolayca yerleşir ve ikincil enfeksiyonlara neden olabilir. Bu durum, bazen yanlışlıkla “bulaşma” olarak algılanabilir.

Atopik Dermatit Nasıl Teşhis Edilir?

Atopik dermatit tanısı, genellikle klinik muayene ile konur. Hastalık için özgün bir laboratuvar testi bulunmasa da, dermatologlar hastanın şikayet öyküsü, cilt bulguları ve aile geçmişini birlikte değerlendirir. Tanı, gözlem ve dışlama prensibine dayanır.

Teşhis aşamasında şu kriterler dikkate alınır:

  1. Cilt Bulguları:
    Hastalığın tipik yerleşim bölgeleri (dirsek içleri, diz arkaları, boyun, el, yüz) ve kronik kaşıntı, kuruluk, kızarıklık, pullanma gibi bulgular değerlendirilir.
  2. Hastalık Öyküsü:
    Kaşıntının ne zamandır olduğu, mevsimsel artış gösterip göstermediği, ailede alerjik hastalık (astım, saman nezlesi, egzama) öyküsü bulunup bulunmadığı sorgulanır.
  3. Atopik Skorlamalar (ör. Hanifin-Rajka kriterleri):
    Dermatologlar tanı koyarken bu uluslararası kriterleri kullanır. Örneğin; kaşıntı, tipik dağılım, kronik seyir ve kişisel ya da ailesel atopik hastalık öyküsü ana tanı ölçütlerindendir.
  4. Laboratuvar Testleri (destekleyici bulgular):

Atopik dermatit tanısında asıl önemli olan, benzer cilt hastalıklarıyla (seboreik dermatit, kontakt dermatit, sedef hastalığı, skabies vb.) karıştırılmamasıdır. Erken ve doğru tanı sayesinde, cilt bariyerini korumaya ve alevlenmeleri önlemeye yönelik kişiselleştirilmiş tedavi planı oluşturulabilir.

Atopik Dermatit Nasıl Tedavi Edilir?

Atopik dermatit tedavisi, hastalığı tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade semptomları kontrol altına almak ve cilt bariyerini güçlendirmek üzerine odaklanır. Çünkü bu hastalık kronik ve tekrarlayıcı bir yapıya sahiptir. Tedavi planı, hastalığın şiddetine, yaşa ve cilt tipine göre kişiye özel düzenlenir.

Atopik dermatit tedavisinde temel yaklaşımlar şunlardır:

1. Cilt Bariyerini Güçlendirme ve Nemlendirme

Atopik dermatitte en temel basamak nemlendirici kullanımıdır. Cildin su kaybını önleyerek bariyer fonksiyonunu korur.

  • Günde en az 2 kez yoğun nemlendirici (özellikle seramid, gliserin, üre içeren ürünler) kullanılmalıdır.
  • Banyodan hemen sonra uygulanması, nemin ciltte hapsolmasını sağlar.
  • Alkolsüz, parfümsüz, hipoalerjenik ürünler tercih edilmelidir.

2. Kortizonlu Kremler (Topikal Steroidler)

Alevlenme dönemlerinde iltihabı azaltmak ve kaşıntıyı hafifletmek için kullanılır.

  • Düşük, orta veya yüksek güçlü kortizonlar; hastalığın şiddetine göre hekim tarafından belirlenir.
  • Uzun süre kontrolsüz kullanılmamalı; tedavi hekim gözetiminde kademeli olarak sonlandırılmalıdır.

3. Kortizonsuz Bağışıklık Düzenleyici Kremler (Topikal Kalsinörin İnhibitörleri)

Takrolimus veya pimekrolimus içeren kremler, özellikle yüz ve göz çevresi gibi hassas bölgelerde kortizon yerine tercih edilir. Uzun süreli kullanımda cilt incelmesine neden olmaz.

4. Antihistaminikler ve Kaşıntı Kontrolü

Kaşıntının neden olduğu uyku bozukluğu ve kaşıma döngüsünü kırmak için antihistaminik ilaçlar kullanılabilir.

5. İleri Evrelerde Sistemik Tedaviler

Ciddi olgularda veya diğer tedavilere yanıt alınamadığında:

  • Kortikosteroid tabletler (kısa süreli),
  • Bağışıklık baskılayıcılar (ör. siklosporin, metotreksat, azatioprin),
  • Biyolojik tedaviler (dupilumab) uygulanabilir.

6. Enfeksiyon Kontrolü

Ciltte enfekte yaralar varsa antibiyotikli krem veya ağızdan antibiyotik tedavisi gerekebilir.

7. Yaşam Tarzı ve Destekleyici Önlemler

  • Kaşımaktan kaçınılmalı, tırnaklar kısa tutulmalıdır.
  • Pamuklu, bol kıyafetler tercih edilmelidir.
  • Stres yönetimi, düzenli uyku ve dengeli beslenme tedaviyi destekler.
  • Duşlar ılık suyla ve kısa süreli olmalıdır; sıcak su cildi kurutur.

Atopik dermatit tedavisinde en önemli nokta, cilt bariyerinin sürekli korunmasıdır. Düzenli nemlendirme yapılmadığında alevlenmeler hızla geri döner.

Atopik Dermatit İçin Hangi Testler Yapılır?

Atopik dermatit tanısı genellikle klinik muayeneyle konulsa da, bazı laboratuvar testleri hastalığın şiddetini değerlendirmek, alerjik yatkınlığı ortaya koymak ve diğer hastalıklarla ayırıcı tanı yapmak amacıyla kullanılır. Bu testler, doktorun tedavi planını kişiselleştirmesine yardımcı olur.

1. Total IgE (İmmünoglobulin E) Testi

Atopik dermatitli hastalarda genellikle yüksek IgE düzeyleri saptanır. Bu, bağışıklık sisteminin çevresel alerjenlere karşı aşırı tepki verdiğini gösterir.

  • Normalde düşük olan IgE, atopik kişilerde 100 IU/mL’nin üzerinde olabilir.
  • Ancak, düşük IgE değerinin olması atopik dermatiti dışlamaz; bu nedenle sonuçlar klinik bulgularla birlikte değerlendirilmelidir.

2. Spesifik IgE Testleri (RAST veya ImmunoCAP)

Belirli alerjenlere (örneğin; süt, yumurta, polen, ev tozu, hayvan tüyü) karşı duyarlılığı ölçer.
Bu test sayesinde, hastanın hangi maddeye alerjik reaksiyon gösterdiği tespit edilir ve tetikleyicilerden kaçınma stratejisi planlanır.

3. Prick Test (Deri Delme Testi)

En sık kullanılan alerji testidir. Cilt üzerine küçük alerjen damlaları uygulanır ve hafifçe delinir.
15–20 dakika içinde kabarıklık ve kızarıklık oluşan maddeler, kişide alerjiye neden olan maddelerdir.

4. Eozinofil Katyonik Protein (ECP) Testi

ECP, alerjik inflamasyonun şiddetini gösteren bir biyokimyasal belirteçtir. Atopik dermatitli hastalarda ECP düzeyi genellikle yüksektir. Bu test, hastalığın aktivite düzeyini ve tedaviye yanıtı izlemek için kullanılır.

5. Patch Test (Yama Testi)

Kontakt dermatitle karışan olgularda uygulanır. Cilde potansiyel irritan veya alerjen maddeler 48 saat süreyle yapıştırılır.
Pozitif sonuç, cilt temasıyla ortaya çıkan alerjik reaksiyonu gösterir.

6. Kan Tahlilleri ve Cilt Biyopsisi (Gerekirse)

  • Uzun süreli ya da dirençli olgularda biyopsi alınarak diğer inflamatuvar cilt hastalıkları (ör. sedef, lupus) dışlanabilir.
  • Bazı durumlarda kan eozinofil düzeyleri de incelenir; yüksek olması atopik aktiviteyi destekler.

Bu testler, hastalığın biyolojik temelini anlamada ve kişiye özel tedavi planlamasında büyük önem taşır. Ancak her hastada tüm testlerin yapılması gerekmez; doktor, klinik tabloya göre uygun olanları seçer.

Atopik Dermatit Nasıl Geçer?

Atopik dermatit tamamen iyileşen bir hastalık değildir, ancak doğru tedavi ve yaşam tarzı önlemleriyle belirtiler uzun süre kontrol altında tutulabilir. Hastalığın seyri kişiden kişiye farklılık gösterir; bazı bireylerde çocukluk döneminde kaybolurken, bazılarında erişkin yaşa kadar devam eder.

Atopik dermatit genellikle dönemsel alevlenmeler ve sakinleşme evreleri ile seyreder. Bu nedenle tedavide amaç, alevlenmeleri önlemek ve cilt bariyerini korumak olmalıdır.

Atopik Dermatit Ne Zaman Geçer?

Atopik dermatit, çoğunlukla bebeklikte başlayan ve zamanla hafifleyen bir cilt hastalığıdır. Ancak ne kadar sürede geçtiği, kişinin yaşına, genetik yatkınlığına, cilt bakımına ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişir.

Bebeklerde genellikle 6. aydan itibaren görülür ve uygun nemlendirme ile 3–4 yaşına kadar gerileyebilir. Ancak ailede alerji öyküsü varsa tekrarlama riski yüksektir. Çocukluk döneminde döküntüler genellikle dirsek içi, diz arkası ve boyun çevresinde olur. Bu yaş grubunda hastaların yaklaşık %30’unda belirtiler ergenliğe kadar devam eder.

Ergen ve yetişkinlerde atopik dermatit bazen kronikleşir. Özellikle stres, hormonal değişimler ve hava koşulları atakları tetikleyebilir. Erişkinlerde eller, boyun, yüz ve göz çevresi sık etkilenen bölgelerdir.

Çoğu kişide hastalık ergenlik dönemine kadar hafifleyerek tamamen kaybolabilir. Ancak bazı bireylerde yaşam boyu tekrarlayan cilt hassasiyeti devam eder. Düzenli nemlendirme, tetikleyicilerden kaçınma ve uygun tedavi ile atopik dermatit kontrol altında tutulabilir.

Atopik dermatit genellikle çocuklukta başlar, ergenlikte hafifler, ama tamamen geçip geçmemesi kişiye özgüdür. Erken tanı, doğru bakım ve yaşam tarzı düzenlemeleri hastalığın tekrarlamasını önlemede büyük önem taşır.

Atopik Dermatit Nasıl Önlenir?

Atopik dermatiti tamamen önlemek mümkün değildir, ancak hastalığın alevlenme dönemlerini azaltmak ve cilt bariyerini korumak mümkündür. Bu da düzenli cilt bakımı, uygun yaşam alışkanlıkları ve tetikleyicilerden kaçınma ile sağlanır.

Atopik dermatitin önlenmesinde en önemli adım, cilt bariyerinin güçlendirilmesidir. Cilt yapısı gereği kuru olan bireylerde düzenli nemlendirme çok önemlidir. Her gün, özellikle banyodan sonra, parfüm ve alkol içermeyen yoğun nemlendiriciler kullanılmalıdır. Bu uygulama, cildin su kaybını azaltır ve dış etkenlere karşı koruma sağlar.

Alerjen ve irritanlardan uzak durmak da kritik öneme sahiptir. Ev tozu akarları, deterjan kalıntıları, polen, hayvan tüyü, sentetik kumaşlar ve kimyasal içerikli kozmetikler hastalığı tetikleyebilir. Bu nedenle:

  • Giysiler pamuklu olmalı, yünlü ve dar kıyafetlerden kaçınılmalıdır.
  • Yıkama sonrası deterjan kalıntısı bırakmamak için ekstra durulama yapılmalıdır.
  • Sıcak su yerine ılık suyla kısa süreli duşlar tercih edilmelidir.

Ayrıca stres yönetimi atopik dermatitin önlenmesinde önemli rol oynar. Stres, bağışıklık sistemini etkileyerek kaşıntı ve döküntüleri artırabilir. Düzenli uyku, gevşeme egzersizleri ve sağlıklı beslenme bu döngüyü kırmada etkilidir.

Son olarak, alerjik yatkınlığı olan bebeklerde erken cilt bakımı (doğumdan itibaren nemlendirici kullanımı), atopik dermatit gelişme riskini azaltabilir.

Atopik Dermatit ve Beslenme Arasındaki İlişki

Atopik dermatit yalnızca genetik veya çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda beslenme alışkanlıklarıyla da yakından ilişkilidir. Bazı gıdalar bağışıklık sisteminde aşırı duyarlılık oluşturarak hastalığı tetikleyebilir veya alevlenmelerin sıklığını artırabilir.

Özellikle bebekler ve küçük çocuklarda, süt, yumurta, soya, buğday, fındık, balık ve kabuklu deniz ürünleri gibi alerjen potansiyeli yüksek gıdalar atopik dermatit alevlenmeleriyle ilişkilendirilmektedir. Ancak bu gıdaların tüm hastalarda aynı etkiyi göstermediği unutulmamalıdır.

Besin alerjisi tanısı, yalnızca klinik gözlem ve laboratuvar testleri (spesifik IgE, prick testi) sonucunda konulmalıdır. Kişisel gözleme dayalı, bilimsel temeli olmayan gıda kısıtlamaları, özellikle çocuklarda büyüme ve gelişme geriliğine yol açabilir.

Bununla birlikte, bağışıklık sistemini destekleyen antiinflamatuvar beslenme atopik dermatitin kontrolüne katkı sağlayabilir.

Atopik Dermatit ve Stres İlişkisi

Stres, atopik dermatit üzerinde doğrudan etkili olan en önemli tetikleyicilerden biridir. Cilt, yalnızca dış etkenlere değil; duygusal ve psikolojik uyarıcılara da hassas bir organdır. Bu nedenle, yoğun stres dönemlerinde atopik dermatit semptomları belirgin şekilde artabilir veya yeniden alevlenebilir.

Stres, vücutta kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarının salgılanmasına yol açar. Bu hormonlar bağışıklık sisteminde dengesizlik ve inflamasyon artışına neden olur. Aynı zamanda kaşıntı hissini şiddetlendirerek hastalığın döngüsünü besler: kaşındıkça cilt tahriş olur, tahriş arttıkça stres de çoğalır. Bu duruma “kaşıntı-stres döngüsü” denir ve atopik dermatitin kronikleşmesinde önemli bir rol oynar.

Araştırmalar, stresin yalnızca alevlenmeleri artırmadığını, aynı zamanda tedaviye yanıtı da yavaşlattığını göstermektedir. Bu nedenle atopik dermatit yönetiminde yalnızca cilt bakımı değil, zihinsel denge ve stres kontrolü de büyük önem taşır.

Atopik Dermatit Hakkında Sık Sorulan Sorular (SSS)

Atopik dermatit tehlikeli bir hastalık mıdır?
Hayır. Atopik dermatit bulaşıcı veya yaşamı tehdit eden bir hastalık değildir. Ancak tedavi edilmezse kronikleşebilir, kaşıntı ve cilt çatlakları enfeksiyonlara yol açabilir.

Atopik dermatit tamamen geçer mi?
Hastalığın seyri kişiye göre değişir. Çoğu çocukta ergenlik dönemine kadar gerileme görülür, ancak bazı bireylerde erişkin yaşta tekrarlayan dönemlerle devam eder. Düzenli bakım ve uygun tedaviyle uzun süreli kontrol mümkündür.

Atopik dermatit alerji midir?
Kısmen. Atopik dermatit alerjik yatkınlıkla ilişkili bir hastalıktır, ancak sadece alerjiye bağlı değildir. Bağışıklık sistemi dengesizliği, genetik yapı ve cilt bariyerindeki bozulma birlikte rol oynar.

Atopik dermatit bulaşır mı?
Hayır, atopik dermatit bulaşıcı değildir. Ancak kaşıntıya bağlı cilt hasarları enfekte olursa bakteriyel enfeksiyon gelişebilir.

Atopik dermatitte ne yapılmamalıdır?
Sıcak suyla banyo yapmak, sabun veya parfümlü ürünler kullanmak, sentetik kıyafet giymek, sık kaşımak ve cilt bakımını aksatmak hastalığı kötüleştirir.

Atopik dermatitli çocuk denize veya havuza girebilir mi?
Genellikle evet. Ancak deniz suyu cildi kurutabileceğinden sonrasında mutlaka nemlendirici uygulanmalıdır. Havuza girerken ise klor tahrişine karşı dikkatli olunmalı, banyo sonrası cilt temizlenmelidir.

Atopik dermatit stresle artar mı?
Evet. Stres, atopik dermatitte bağışıklık dengesini bozarak kaşıntı ve kızarıklıkları artırabilir. Bu nedenle psikolojik rahatlama, tedavi kadar önemlidir.

 

Sağlığınızda en küçük bir şüpheyi bile ertelemeyin. Uzman doktorlarımız ve deneyimli hasta danışmanlarımızla, size en doğru testi en hızlı şekilde sunmak için buradayız. Şimdi hemen online randevu alabilir ya da bize 0850 360 06 05 üzerinden ulaşarak danışmanlarımızla görüşebilirsiniz.

Son Güncelleme:
HEMEN ARA